Yeşil hidrojen, yüzde 100 yenilenebilir enerji ve suyun elektroliziyle üretilir ve karbondioksit içermez. Bu nedenle, kullanımı karbon salımına neden olmaz.
Hidrojen gazı, doğada en yaygın ve hafif element olarak bilinir; yeryüzünün, su moleküllerinin, canlıların ve fosil maddelerin yapı taşını oluşturur. Güneş ve yıldızların ısı vermesine yardımcı olan hidrojen elementi, elektrik ve ısı formuna dönüştürülebilir. Yakıt hücreleri ile elektrik enerjisine dönüştürülen hidrojenin atığı H2O, yani sudur. Hidrojen, küresel ısınma sonucu yaşadığımız iklim krizi ile etkin bir biçimde mücadele etme ve sürdürülebilir kalkınmaya destek olma noktasında önemli bir rol oynar.
Özellikle Türkiye’de birçok kişi temiz enerji kaynaklarını yalnızca güneş ve rüzgar olarak biliyor. Bu durum, konuya dair ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzu gösteriyor. Yaşanan değişim, ileride hem toplumsal hem de bireysel bilgi ve farkındalık getirecektir. Geçmişten günümüze büyük dönüşüm geçiren hidrojen enerjisi, bugün yeşil geleceğe giden yolda stratejik olarak önemli bir konumda.
Türkiye’nin ekonomi ve sanayisinin yeşil dönüşümü, sürdürülebilir bir büyüme sağlamanın yanı sıra, AB ve diğer ülkelere ihracatta rekabetçiliğin korunmasını ve güçlendirilmesini hedefliyor. Türkiye’nin enerji stratejisi, sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile uyumlu olarak çevre kaygılarını enerji zincirinin her aşamasında dikkate almayı ve enerji verimliliğini artırmayı ön planda tutar. Ekonomik büyümenin sağlanması, halkın refah seviyesinin yükselmesi ve enerjide bağımsızlık için doğru hedeflerle ilerlemek gerekiyor. Günümüzde enerjide bağımlı olmak maddi açıdan büyük bir yüktür. Bu yükten kurtulmak ve doğaya zarar vermeyen enerji üretmek için temiz enerji vazgeçilmez hale gelmiştir. Bu noktada yapılması gereken eylem, fosil yakıt kullanımını azaltmak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak ve yatırımları temiz enerjiye yönlendirmektir.