Kiki Grammatopoulos, ekosistemi desteklemeyi amaçlayan bir koşu ayakkabısı tabanı tasarladı. Bu taban, şehirlerde tohumları yayarak çevreye katkı sağlayacak şekilde özgün bir şekilde geliştirildi.
Londra Üniversitesi Central Saint Martins mezunu olan Kiki Grammatopoulos’un öğrencilik döneminde hazırladığı “Rewild the Run” adlı projesi dikkat çekiyor. Bu proje, moda, spor ve doğa arasındaki uçurumu kapatmayı hedefliyor. Aynı zamanda ayakkabıların yeniden tasarlanmasıyla kentsel çevrenin ekolojisine olumlu katkı sağlamayı amaçlıyor.
New Balance koşu ayakkabılarına uyumlu bir prototip olarak kullanılan dış tabanlar, çevreye olumlu katkıda bulunmak amacıyla tohumların yayılmasına yardımcı oluyor. Bu dış tabanlar, doğadaki bir fenomen olan epizoochory’yi taklit ediyor. Epizoochory, tohumların hayvanların kürküne takılarak taşınması sürecini ifade ediyor.
Kiki Grammatopoulos’un tasarladığı konsept, ayakkabıların ekosistemleri yeniden canlandırmada önemli bir rol üstleniyor. Bu yeni tasarım, doğadaki etkileşimleri taklit ederek ekolojik dengeyi desteklemeyi amaçlıyor. Tabanlardaki yenilikçi düzenleme, yoğun ormanlar boyunca hareket eden bizonların yaptığı gibi, bitki türlerinin yayılımını kolaylaştırıyor. Böylece ayakkabı adımlarıyla toplanan tohumlar, şehirlerde yeni bitki örtüsünün oluşumuna katkı sağlıyor. Bu ekosistem dostu ayakkabılar sayesinde çeşitli floralar ve faunalar için önemli bir yaşam alanı oluşturulması hedefleniyor. Kullanıcılar, koşu ve yürüyüşlerinde bilinçli bir şekilde doğal yaşamın desteklenmesine katkıda bulunurken, kentsel alanlarda yeşil alanların gelişimine de yardımcı oluyorlar.
Ayakkabı tabanı, çevre için yaratıcı bir yenilik
Son yıllarda kentsel alanların hızla artışı, doğal yaşam alanlarının büyük ölçüde parçalanmasına neden oluyor. Bu kentleşme süreci, peyzajda yer alan bitki dağılım süreçlerinin kesintiye uğramasına ve dolayısıyla ekosistem işleyişinin olumsuz etkilenmesine yol açıyor. Ekosistemlerin bozulması, biyolojik çeşitliliğin azalması ve doğal yaşamın dengesinin bozulması gibi birçok olumsuz sonucu beraberinde getiriyor. Doğal habitatlar, yapılaşma ve altyapı çalışmalarıyla parçalanarak izole oluyor ve bu da türlerin yaşam alanlarına erişimini zorlaştırıyor. Bu durum, ekosistemlerin sağlıklı işleyişini tehdit ederken, çevre ve doğal yaşamın korunması açısından önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle kentsel planlama ve çevre koruma çalışmalarıyla ekosistemlerin korunması ve doğal yaşam alanlarının sürdürülebilirliği için gerekli adımların atılması büyük önem taşıyor.
“Urban Rewild” adlı proje, şehirlerde ve kasabalarda vahşi yaşamı desteklemeyi ve kentsel kısıtlamalar altında çeşitli ekosistemlere katkı sağlamayı hedefliyor. Bu yenilik, doğal yaşamın şehir hayatıyla iç içe geçtiği bir geleceğin inşasına yönelik önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Bu proje, çevre dostu yaklaşımların kentsel planlamaya entegre edilmesi ve doğal ekosistemlerin korunması konusunda ilham verici bir örnek teşkil ediyor.