Uçuş Mesafesi Kısaldıkça Karbon Emisyonu Artıyor

Prof. Dr. Selahattin İncecik, uzun mesafeli uçak yolculuklarıyla karşılaştırıldığında, 700 kilometre ve daha kısa uçuşlarda kilometre başına düşen kişi başına karbon emisyonunun daha yüksek olduğunu belirtti.

Pazar ve tüketici verileri şirketi Statista‘nın verilerine göre, küresel ısınmaya yol açan karbon emisyonu, 2021 yılında 37,1 gigaton olarak hesaplandı. Bu miktarın 14,2 gigatonu enerji sektörü kaynaklı emisyonlar oluştururken, ulaşım sektörü ise 7,6 gigaton emisyonla ikincisırada yer aldı.

Ulaşım faaliyetleri içinde, bireysel otomobil yolculukları yüzde 39‘luk payla en fazla karbon salımına sebep oldu. Karayolunda ağır araçlarla yapılan yük taşımacılığı yüzde 23, gemicilik faaliyetleri yüzde 11 ve hava yolu taşımacılığı ise yüzde 9‘luk payla ulaşım kaynaklı karbon emisyonunun bir kısmını oluşturdu.

Uluslararası Hava Kirliliğini Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik, ulaşımda kullanılan enerjinin yüzde 95‘inin fosil yakıtlardan sağlandığını belirtti. İncecik, yaptığı açıklamada 2000-2019 yılları arasında ulaşım sektörü kaynaklı karbon salımının Avrupa hariç tüm bölgelerde artış gösterdiğini ifade etti. Ancak Avrupa’da bu salımın yüzde 2 oranında azaldığını belirtti. Gelişmekte olan ülkelerin ise en hızlı büyüme oranlarını gösterdiğini ve Asya’nın 2019 yılında mutlak anlamda en büyük emisyon kaynağı haline geldiğini sözlerine ekledi.

Kovid-19 salgınının ardından hava yolu taşımacılığı kaynaklı karbon salımının 740 milyon tona ulaştığını belirten İncecik, gelecek hedeflere ilişkin bilgileri paylaştı. Buna göre; 2030 yılında dış hat uçuşlarındaki karbon emisyonunun 541 milyon ton, iç hatlardaki emisyonun ise 341 milyon ton olması bekleniyor. İncecik, bu rakamların 2050 yılına gelindiğinde ise net sıfır emisyon hedefine ulaşılmasının planlandığını ifade etti.

Kısa Mesafeli Uçuşların Etkisi Büyük

Selahattin İncecik, uçak yolculuklarının kısa, orta ve uzun mesafeli olarak kendi içinde 3 gruba ayrıldığını aktardı. İncecik, “Kısa mesafe 30 dakika ila 3 saat, orta mesafe ise 3-6 saat arası süren uçuşlar olarak tanımlanır. Uzun mesafeli uçuşlar, 6 saati aşan yolculuklardır. Kısa mesafeli uçuşlar, karbon salımının en büyük suçlularıdır. Yurt içi ve diğer kısa mesafeli uçuşlar en yoğun karbon emisyonunun gerçekleştiği seyahat şeklidir. 700 kilometre ve daha kısa süren uçak yolculukları, uzun mesafeli uçuşlara göre her kilometre için kişi başına daha fazla karbon salımı gerçekleştiriyor. Bu oran, uzun mesafe için kilometrede 195 gramken kısa mesafe için ise 251 gram. Bunun nedeni ise, uçakların en fazla yakıtı kalkış ve iniş esnasında kullanmaları ve hangi mesafe olursa olsun düz uçuşun nispeten daha temiz olmasıdır.” dedi.

Uçak yolculuklarından kaynaklanan karbon emisyonunun azaltılması için hava yolu şirketlerinin yeni yatırım ve tasarımlara yönelmesi gerektiğini vurgulayan İncecik, yakın gelecekte kerosen yakıtı kullanan uçakların yerini alacak hidrojen yakıtlı ve elektrikli uçakların hizmete gireceğini belirtti. Ayrıca bu yeni nesil uçakların yüzde 20 daha verimli olacağını ifade etti.

Dünyanın önde gelen uçak üreticilerinin son çalışmalarından örnekler veren İncecik, aşağıdaki açıklamayı aktardı:“Airbus tarafından üretilen dünyanın en büyük geniş gövdeli yolcu uçağı A380, yeni kanat tasarımı ve yapısal ağırlığının yüzde 25’ini oluşturan kompozit malzemelerle tasarlandığı için yolcu kilometre başına yalnızca yaklaşık 75 gram karbon salımı yaparak havacılık endüstrisinin sera gazı emisyonlarını sınırlama taahhüdüne katkıda bulundu. Amerikan havacılık şirketi Boeing tarafından piyasaya sürülen Boeing 747 de yaklaşık 250 kilometre olarak hesaplanan kalkış, tırmanış ve iniş esnasında 7 bin 840 kilogram yakıt kullanırken daha uzun yolculuklarda tipik seyir koşulları göz önüne alındığında her ek kilometre için 10,1 kilogram yakıta ihtiyaç duyuyor. Bu da 500 kilometrelik yol için 300 otomobil yolculuğuna denk geliyor.”

Bireysel Tedbirlerle Karbon Emisyonunu Azaltmak Mümkün

Bireysel yolculuklarda alınan tedbirlerle karbon emisyonunun azaltılmasının mümkün olduğunu belirten İncecik, raylı sistemlerin ve kısa mesafede elektrikli otobüslerin yaygınlaşması gerektiğini vurguladı. Bu sayede ulaşımda çevre dostu alternatiflerin tercih edilmesiyle karbon ayak izinin azaltılabileceğini ifade etti.

Prof. Dr. İncecik, “Örneğin, Türkiye’de en fazla İstanbul-Ankara arasında uçak seferi yapılıyor. Bu hatta yüksek hızlı trenin 2,5 saatten az sürede ulaşması gerekli. Yaşamımızda artık yeni bir stratejimiz olmalı. Fosil yakıttan mümkün olduğunca uzaklaşmamız gerek. Otomobil, hatta mümkünse otobüs de kullanmamamız lazım. İstanbul’da raylı sistem uzunluğu çok düşük. Dolayısıyla bu ağların en az 2 kat artırılması sağlanmalı. Bütün bunlar olduğunda toplumun moral değerleri de artar.” şeklinde aktardı.