Enerji düşünce kuruluşu Ember’in yeni araştırması, tarım arazilerinin yalnızca yüzde 9’una fotovoltaik sistemler entegre edilmesi durumunda, bu alanların tarımsal üretim ve bölgesel elektrik ihtiyacını karşılayabileceğini ortaya koyuyor. Bu tür bir entegrasyon, çiftçilerin enerji maliyetlerini düşürürken aynı zamanda tarımsal üretime devam etmelerini de sağlıyor.
Ember’in raporuna göre, Orta Avrupa ülkelerindeki tarım arazilerine toplam 180 GW kapasiteye sahip güneş enerjisi sistemleri kurulabilir. Bu kapasite, 2030 yılına kadar bu ülkelerin ulusal enerji planlarında öngörülen kapasitenin üç katı, mevcut kurulu kapasitenin ise yedi katı seviyesinde. Bu ülkeler, AB’nin ekilebilir topraklarının yüzde 19’unu barındırıyor ve temel gıda ürünlerinin üretiminde önemli bir paya sahip.
Güneş Panelleri Tarım Üretimini Nasıl Destekler?
Güneş panellerinin tarım alanlarına entegre edilmesi, çiftçiler için yalnızca ek bir gelir kaynağı olmakla kalmıyor; aynı zamanda tarımsal üretimin verimliliğini de artırıyor. Araştırma, bu sistemlerin su depolama kapasitelerini artırabileceğini ve bitkileri aşırı hava koşullarından koruyabileceğini gösteriyor. Özellikle gölgede yetişen bitkiler ve meyveler için tarımsal fotovoltaik sistemlerinin, elektrik üretimini sağlarken aynı zamanda mahsul verimini yüzde 16’ya kadar artırabileceği belirtiliyor.
Gıda ve Enerji Güvenliği Stratejisi
Ember’in veri analisti Dr. Paweł Czyżak, Avrupa’nın mevcut istikrarsız ekonomik ve iklim koşullarında hem gıda hem de enerji güvenliğinin kritik önem taşıdığını vurguluyor. Tarım arazilerine güneş panelleri kurmanın, çiftçilerin bu iki alanda da kazanç elde etmelerini sağlayabileceğini ve işlerini daha istikrarlı ve kârlı hale getirebileceğini belirtiyor. Ancak, tarımsal fotovoltaik sistemlerinin bu potansiyelini gerçekleştirebilmesi için uygun yasal ve destekleyici düzenlemelerin gerekli olduğunun altını çiziyor.
Mevzuat
Araştırmanın sonuçlarına göre, tarımsal fotovoltaik sistemlerinin yaygınlaştırılması için mevzuat düzenlemeleri ve devlet desteklerinin önemli olduğu belirtiliyor. İncelenen dört Orta Avrupa ülkesinden sadece Çek Cumhuriyeti, bu alanda düzenlemelere yönelik adımlar atmış durumda. Diğer ülkelerin de benzer adımlar atarak hem enerji hem de gıda güvenliğini artırmaları gerektiği vurgulanıyor.
Tarımsal fotovoltaik sistemleri, tarım ve enerji sektörlerini birleştirerek, sürdürülebilir bir gelecek için yeni bir yol haritası sunuyor. Çiftçiler, güneş panelleri sayesinde enerji maliyetlerini azaltabilir, tarımsal verimliliklerini artırabilir ve iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale gelebilirler. Ancak, bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ve tarımsal PV sistemlerinin desteklenmesi gerekiyor.
Tarım arazilerinde güneş enerjisi kullanımının hem ekonomik hem de ekolojik faydaları, geleceğin enerji ve gıda politikalarında önemli bir rol oynayacak gibi görünüyor. Avrupa’nın enerji dönüşümü sürecinde bu tür yenilikçi çözümler, çiftçilerin ve tüm toplumun yararına olacak stratejik adımlar arasında yer alabilir.