Reklam mı, Çevre mi? 20 Bin KM’lik Karbon Şoku

Dijital reklam kampanyalarının çevresel etkileri, özellikle otomobillerin 20 bin km yol almasıyla eşdeğer karbon salınımı miktarları ile dikkat çekiyor ve sektörün sürdürülebilirlik ihtiyacını vurguluyor. Dünyada önde gelen bağımsız reklamcılık platformu Adform, reklam verenlere karbon ayak izlerini azaltmaları ve sürdürülebilir bir reklamcılığa geçiş yapmaları için öneriler sunuyor.

Dijital Reklamların Karbon Salınımına Sebep Olma Mekanizmaları

Dijital reklamcılık, fiziksel üretim veya lojistik gerektirmese de, yüksek enerji tüketen veri merkezleri, milyarlarca cihaz ve sürekli genişleyen internet altyapısı nedeniyle önemli karbon salınımı oluşturmaktadır. Adform’un iş ortağı olan Scope3’ten gelen verilere göre, her dijital reklam gösterimi en az 1 gram CO₂ emisyonuna neden olmaktadır. Bu durumda, büyük ölçekli kampanyalarda karbon ayak izi hızla artarak çevresel maliyetler oluşturuyor.

Dijital reklamların karbon salınımı üzerinde önemli bir etkisi olduğu bilinen “Made-for-Advertising” (MFA) siteleri, reklam harcamalarının yüzde 15’ini alıyor. Bu tür siteler, kullanıcı deneyimini önceliklendirmekten ziyade sadece reklam göstermeye odaklanarak çevresel ve finansal kayıp yaratıyor. Cem Eroğlu, Adform Türkiye, MEA ve Orta Asya Başkanı, “Dijital reklamcılığın çevresel etkisini azaltmak için sektör genelinde farkındalık artırılmalı ve sürdürülebilir medya stratejilerine yönelmeliyiz” ifadelerini kullanarak, reklamverenlerin harcamalarını daha bilinçli yapmaları gerektiğini vurguladı.

Dijital Reklamların Karbon Salınımına Etkisi

Reklam kampanyaları, veri merkezleri ve kullanıcı cihazlarının elektrik tüketimi nedeniyle yüksek emisyonlar oluşturuyor. Programatik reklamcılık ve yapay zekâ uygulamaları, kampanya etkinliğini artırma potansiyeline sahipken aynı zamanda enerji tüketimini ve karbon salınımını arttırıyor. Yapılan araştırmalara göre, dijital reklamcılıktan kaynaklanan yıllık CO₂ emisyonu yaklaşık 7,2 milyon ton seviyesine ulaşırken, optimize edilmemiş prosesler ve gereksiz reklam gösterimleri bu emisyonların büyük bir kısmını oluşturuyor. Bin dijital reklam gösterimi, 1500 gram CO₂ emisyonu yaratabilmektedir. Bunun yanı sıra, büyük ölçekli reklam kampanyalarındaki karbon emisyonu ortalama 70 ton seviyelerine kadar çıkabiliyor.

Reklam formatlarının seçimi de çevresel etkiler üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Yüksek veri dosyası gereksinimi olan video reklamlar, statik görsel ve metin tabanlı reklamlara kıyasla 2 ila 5 kat daha fazla karbon emisyonu yaratma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, hareketli ve animasyonlu reklamlar kullanıcı cihazlarının enerji tüketimini dolaylı olarak artırabiliyor.

Karbon Ayak İzini Azaltma Yöntemleri

Reklamverenler, sürdürülebilir medya satın alma stratejileri uygulayarak hem karbon ayak izlerini azaltabilir hem de yatırımlarından daha yüksek verim alabilir. Scope3 ile tam entegre olan Adform, reklamverenlere karbon ayak izlerini minimize etmek için şu önerilerde bulunmaktadır:

  1. Hedeflemeleri Nitelik Üzerine Kurun: Daha etkili reklam hedeflemesiyle gereksiz gösterimlerin azaltılması, enerji tüketimini ve maliyetleri düşürür. Daha az ama etkili reklam gösterimleri, kullanıcı deneyimini iyileştirirken kampanyaların çevresel etkilerini sınırlandırır.
  2. Karbon Salınımı Yüksek Mecralardan Kaçının: Yüksek emisyon üreten siteler reklam envanterlerinden çıkarılmalıdır. Dijital reklam harcamalarının %15’i, sadece reklam göstermek için oluşturulmuş sitelere gitmektedir; bu da hem dönüşüm sağlamamakta hem de karbon ayak izini artırmaktadır.
  3. Reklam Formatlarını Emisyonlar Açısından Değerlendirin: Daha düşük çözünürlüklü ve optimize edilmiş reklam formatları kullanmak, yükleme sürelerini azaltarak enerji tüketimini de minimize eder. Özellikle yüksek çözünürlükteki videolar yerine daha sıkıştırılmış formatlara yönelmek emisyonları önemli ölçüde düşürebilir.
  4. Sürdürülebilirlik Odaklı Raporlama: Gösterim, tıklama ve dönüşüm gibi metriklerin yanı sıra karbon ayak izi verilerini de düzenli olarak takip edilmesi önemlidir. Karbon salınımını azaltmak için atılan adımların gözetilmesi, şeffaflık sağlamaya yardımcı olur.

Adform’un Sürdürülebilirlik Taahhüdü

Adform, dijital reklamcılığın karbon ayak izini azaltmakta kararlı bir duruş sergilemektedir. Sürdürülebilirlik dönüşümüne öncülük etmek üzere, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Dünya Kaynakları Enstitüsü gibi kuruluşlarla işbirliği yaparak Bilime Dayalı Hedefler Girişimi’ne (SBTi) katılan ilk küresel Talep Tarafı Platformu (DSP) olmuştur. 2030 yılına kadar emisyonlarını düşürmeyi taahhüt eden Adform, Avrupa’daki veri merkezlerinde kullanılan enerjinin %97,8’inin yenilenebilir kaynaklardan sağlandığını bildiriyor. Hamburg, Düsseldorf, Kaunas, Milano, Oslo ve Stockholm’deki ofisleri %100 yenilenebilir enerjiyle çalışırken, Madrid ve Vilnius’taki ofislerin enerji tüketiminde de büyük bir kısmı yenilenebilir enerjiden elde edilmektedir.

Cem Eroğlu, “Reklamcılık sektörünün karbon nötr hale gelmesi amacıyla teknolojinin sunduğu şeffaflık ve ölçümleme araçlarından faydalanmalıyız. Karbon emisyonunu performans verisi haline getirmek, çevreyi korumanın ve reklam yatırımlarının etkinliğini artırmanın en etkili yollarından biridir” diyerek, sektörün sürdürülebilirlik yolculuğuna dikkat çekmiştir.