Şirketlerin döngüsel ekonomi odaklı stratejiler benimsemesi, tüketicilerin sürdürülebilir seçimler yapmasını kolaylaştırıyor. Dünya genelinde döngüsel ekonomi modelleri giderek yaygınlaşıyor.
Geleneksel doğrusal ekonomi modeli, sınırlı kaynakları hızla tüketen “al-kullan-at” yaklaşımını benimserken, döngüsel ekonomi bu süreci tersine çevirerek atıkları azaltmayı ve ürünlerin ömrünü uzatmayı amaçlıyor. Ancak bu modelin başarısında tüketici davranışları kritik bir öneme sahip.
Sürdürülebilir çözümlere olan ilgi artarken, tüketiciler sürdürülebilir moda, yeniden kullanılabilir ambalajlar gibi yenilikleri hızla benimsemeye başlıyor. Ancak döngüsel ekonominin gerektirdiği altyapı ve alışkanlıkların değişmesi, bu süreci zorlaştırıyor. Sürdürülebilir ürünlere olan ilgi artsa da, tüketiciler genellikle en hızlı, en kolay ve en ucuz çözümü tercih ediyorlar.
2022’de ING tarafından yapılan bir araştırma, insanların sürdürülebilir kararlar almak istediğini, ancak bu kararların uygulanmasında daha fazla çaba gerektiğini ortaya koyuyor. McKinsey’nin 2023 yılında gerçekleştirdiği başka bir araştırma ise, tüketicilerin yalnızca %4 ila %7’sinin sürdürülebilir ambalaj için %10’dan fazla bir fiyat farkı ödemeye hazır olduğunu gösteriyor.
Bu noktada, şirketlerin döngüsel ekonomi modellerini benimsemesi büyük önem taşıyor. Markalar, geri dönüşüm teşvikleri, sürdürülebilir ambalaj kullanımı ve uzun ömürlü ürün tasarımlarıyla, tüketicilerin sürdürülebilir seçimler yapmasını teşvik ediyor.
Şirketler ve tüketiciler birlikte hareket ederek, döngüsel ekonomiye geçişi kolaylaştırıp, uzun vadede çevresel ve ekonomik faydalar sağlayabilirler. Şirketlerin, sürdürülebilir ürün ve hizmetleri daha erişilebilir ve cazip hale getirmesi, döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde önemli bir adımı oluşturuyor.