Nükleer Enerjinin Geleceği Var Mı?

Fransız Nükleer Enerji Danışmanı Mycle Schneider tarafından hazırlanan “Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu”nun 2023 baskısı yayımlandı. Rapor, nükleer enerjinin mevcut durumunu ve geleceğini incelemektedir.

Fransız Nükleer Enerji Danışmanı Mycle Schneider tarafından hazırlanan “Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu”nun 2023 baskısı yayımlandı. Raporda, geçtiğimiz yıl 2.545 TWh enerji üreten nükleer santrallerin payının azaldığı ve uygun fiyatlı enerji nedeniyle yenilenebilir enerjinin öne çıktığı belirtilmektedir.

Nükleerin Maliyeti

Raporu hazırlayan Schneider, güneş ve rüzgar santralleri için seviyelendirilmiş elektrik maliyetinin (LCOE) nükleerden daha düşük olduğunu belirtiyor. ABD merkezli Lazard tarafından yayınlanan verilere göre 2022 yılında güneş ve rüzgar için LCOE 45-130 doları/MWh arasında değişiyor. Nükleer için ise ortalama 180 ABD Doları/MWh civarında.

Schneider, ABD’de Utah’ta yalnızca bir nükleer reaktör inşaat lisansının olduğunu belirtiyor. Ancak, projenin Kasım ayında “öngörülen fiyatta öngörülen güç için yeterli abonenin tespit edilememesi nedeniyle” sonlandırıldığını ifade ediyor. Schneider, tasarımın henüz güvenlik yetkilileri tarafından onaylanmadığını ve inşaatın başlamadan önce tahmini maliyetin 20.000 $/kW’a ulaştığını vurguluyor. Bu fiyatın, Avrupa’daki en pahalı Avrupa Basınçlı Su Reaktörlerinin (EPR’ler) maliyetinin yaklaşık iki katı olduğunu belirtiyor.

Schneider, dördüncü nesil reaktörleri “PowerPoint Reaktörleri” olarak tanımlayarak, bu reaktörlerin çizim tahtasında neredeyse hiç yer almadığını ve henüz yetkililer tarafından onaylanmadıkları için yenilenebilir enerji kaynaklarıyla rekabet edemeyeceklerini söylüyor. Ayrıca, “Tasarım olmadan, mevcut yakıt zinciri olmadan, güvenlik analizi olmadan potansiyel rekabet gücünü nasıl tartışabiliriz? Bu kavramsal fikirlerin çoğu onlarca yıldır konuşuluyor, ancak hala herhangi bir ölçekte uygulanması onlarca yıl uzakta gibi görünüyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla mevcut santrallerin maliyet farkının artmasıyla birlikte, bu kavramsal fikirlerin var olma ihtimali de azalmaktadır.” şeklinde konuşuyor.

Raporda Neler Yazıyor?

Raporda, güneş, hidroelektrik ve rüzgardan oluşan yenilenebilir teknolojilerin enerji güvenliği konusunda ana “iyimserlik” alanı olduğu vurgulanmaktadır. Belgede, nükleer enerjinin en iyi ihtimalle marjinal kalacağı ve çoğu zaman önümüzdeki zorluklarla ilgisiz seviyede olacağı ifade edilmektedir.

Güneş enerjisinin 2022 yılı sonunda toplam kurulu gücü 1.047 GW’a ulaşmıştır. Sektör, yıllık üretimini benzeri görülmemiş bir hızla artırarak yılda 1.309 TW/saat üretime ulaşmıştır. 2023 yılında ise 400 GW’ın üzerinde güneş enerjisi kapasitesinin eklenmesi beklenmektedir. 10 yıllık süre zarfında güneş enerjisi projelerinin LCOE’si %83 oranında azalırken, nükleer santrallerin LCOE’si %47 oranında artmıştır. Bu durum, nükleer enerjinin en pahalı elektrik üretme yöntemi olduğunu göstermektedir.

Analistlere göre, doğalgaz pik santralleri dışında, nükleer santrallerin LCOE (elektrik üretim maliyeti) bazında her zaman en pahalı enerji kaynağı olduğu belirtilmektedir. “Yenilenebilir enerjinin artışı, sadece nükleer enerjiyi geride bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda hızla fosil yakıtları da geride bırakıyor ve yeni nesil için ekonomik tercih kaynağı haline geliyor.” şeklinde ifade edilmektedir.

Nükleerin Payı Düşüyor

Rapora göre, nükleer santrallerin küresel elektrik üretimi geçen yıl %4 oranında düşüş gösterdi. Bu durum, geçtiğimiz yıl nükleer enerji kapasitesine net 4,3 GW eklenmesine rağmen gerçekleşti. Raporda, Haziran ayı sonu itibarıyla inşa halinde olan 58 yeni reaktör olduğu belirtilmektedir. Bu rakam, geçtiğimiz seneye göre 5 reaktör fazlasını temsil etmektedir. Nükleer enerjinin küresel elektrik üretimindeki payı %9’a düştü. Bu düşüş, Fukushima nükleer kazasından sonraki yıl olan 2012’den bu yana yaşanan en büyük düşüş olarak kaydedilmiştir.

2022’nin sonunda, nominal net nükleer elektrik üretim kapasitesi 368 GW’a ulaştı. Yıl içinde, 5,3 GW kapasiteli iki tesis eklenerek bu kapasite, 2006’daki rekor kapasite olan 367 GW’dan 1 GW daha fazla hale getirildi. Ancak, 2023’ün ortalarına doğru bu kapasite tekrar 364,9 GW’a düştü. Haziran sonu itibarıyla faaliyette olan 407 reaktör, 32 ülkede 365 GW kapasiteye sahiptir. BloombergNEF’in tahminlerine göre, sadece 2023 yılında 413 GW’lık güneş enerjisi kapasitesi eklenmesi beklenmektedir. Bu da tek bir senede bütün nükleer santrallerin kapasitesinden daha fazla güneş enerjisi santralinin devreye gireceği anlamına gelmektedir.

İnşaat ve İzin Süreleri Uzun

Raporda, reaktör inşaat sürelerinin ortalama altı yıl olduğu belirtiliyor. İnşaat süresinde geçen yıla göre bir miktar düşüş kaydedildi. Hızlandırılmış sürece rağmen, yıl boyu süren gecikmeler, uzun lisans prosedürleri, karmaşık finansman müzakereleri ve saha hazırlıkları gibi başka zorluklar da ortaya çıkıyor.

Çin, 2012’den 2021’e kadar 39 yeni nükleer tesis inşa etti. Rapora göre, ülke ayrıca 2023’te bir adet SMR (Küçük Modüler Reaktör) inşa etti.  Ancak yazarlar, bunların “tarihsel maliyet artışları ve zaman aşımları modeline” maruz kaldıklarını, bunun da SMR’lerin gelecekte ticarileştirilmesinin daha zor olacağı anlamına geldiğini belirtiyor.

Raporda son olarak, “Genişlemeye yönelik iyimser hedeflere rağmen, karbondan arındırılmış bir dünyada nükleer enerji için biçilen rol, hem maliyet hem de teknik açıdan devam eden rekabetçi baskılarla karşı karşıyadır. Buna, çalışan reaktörlerin ekonomisi ve yenilerinin finansmanı da dahildir.” ifadelerine yer veriliyor.

yazar avatarı
Aleyna Yıldırım