IMF raporu, yenilenebilir enerji modellerinin güneş ve rüzgâr enerjisi maliyetleri nedeniyle gelecekte elektrik üretiminde en büyük payı alacağını öngörüyor.
IMF’in 2024 Ekim tarihli raporu, elektrik üretiminin karbonsuzlaştırılmasının ekonomik boyutlarını inceliyor. Elektrik üretimi, küresel emisyonların önemli bir bölümünü oluşturduğu için , bu alandaki değişiklikler iklim kriziyle mücadelede kritik öneme sahip. Çalışma, düşük karbonlu elektrik üretiminin uygun maliyetli seçeneklerini belirlemenin zorluklarına dikkat çekiyor.
Rapor, yenilenebilir enerji modellerinin güneş ve rüzgâr enerjisinin düşük maliyetleri nedeniyle gelecekte elektrik üretiminde en büyük payı alacağını öngörüyor. Modellemelere göre, 2050 yılına kadar yenilenebilir enerjinin baskın enerji kaynağı olması bekleniyor. Ayrıca, güneş ve rüzgâr enerjisinin şebeke esnekliği ile desteklenmesi gerektiği ifade ediliyor.
Modeller, yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojileri, biyokütle enerjisi ve nükleer enerjinin de enerji karışımında yer alabileceğini öne sürüyor. Ancak, bu seçeneklerin gelecekteki kullanımına dair belirsizlikler mevcut. Özellikle, nükleer enerjinin maliyetinin sürekli artması, bu alandaki yatırım cazibesini azaltıyor. Rapor, bu durumu da dikkatle inceliyor.
Güneş ve rüzgâr enerjisinin süreksizliği nedeniyle şebeke esnekliği sağlamak amacıyla farklı çözümler geliştiriliyor. Raporda, enerji depolama, şebeke genişletme ve talep esnekliği gibi seçeneklerin, bu kaynaklardan elde edilen enerjinin etkin kullanımını sağladığı ifade ediliyor. Özellikle batarya maliyetlerindeki düşüşler, enerji depolamanın yaygınlaşmasına olanak tanıyor.
Farklı bölgelerde güneş ve rüzgâr enerjisinin potansiyeli değişkenlik gösterdiği için, her bir bölgeye özel stratejilerin geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Bununla birlikte, genel olarak dünya çapında güneş ve rüzgâr enerjisinin elektrik üretiminde temel kaynaklar haline geleceği tahmin ediliyor.