Yıkıntılardan ve CO2’den Çevreci Tuğla Üretildi

Araştırmacılar, inşaat atıkları ve CO2 içeren çevreci tuğla geliştirdi. Bu tuğla, sera gazı emisyonlarını azaltma potansiyeline sahip.

BM Çevre Programı’na göre, 2022 yılında binalar küresel enerji talebinin %34’ünü, enerji ve süreçle ilgili CO2 emisyonlarının ise %37’sini oluşturdu. Bu oranları azaltmak amacıyla çeşitli araştırmalar sürdürülüyor. Tokyo Üniversitesi’nden gelen bir çalışmada, araştırmacılar inşaat atıkları ve CO2 içeren daha çevreci bir tuğla geliştirmeyi başardı.

Araştırmacıların ilk kez 2021’de tanıttıkları ve geliştirdikleri bir yöntem, inşaat endüstrisini daha çevreci hale getirebilir. Beton üretiminin çevresel maliyeti yüksek; özellikle, portland çimentosunun temel bileşeni olan kireçtaşını ısıtarak kalsiyum elde etmek için gereken yüksek sıcaklıklar bu maliyeti artırıyor.

Japon araştırmacılar, geleneksel yöntemler yerine kalsiyum karbonat beton adı verilen bir yapı malzemesi geliştiriyor. Bu yöntemde mevcut beton, molozlar veya yıkılan binalar, havadan veya endüstriyel süreçlerden elde edilen karbondioksit ile birleştiriliyor. İlk aşamada üretilen beton bloklar, yani tuğlalar, oldukça küçük ve dayanıksızdı.

Araştırmacılar, yıkılmış bir okul binasından alınan betonu ince bir toz haline getirdiler ve 3 ay boyunca havadan alınan CO2 ile karıştırdılar. Ardından bu karbonatlı toz, kalsiyum bikarbonat çözeltisi ile basınçlandırıldı. Ortaya çıkan tuğlanın, normal evler ve kaldırımlar inşa etmek için yeterince büyük ve dayanıklı olduğu belirtildi.

Yeni yöntem, eski binaları yeni yapılar inşa etmek için kullanmanın ötesinde, kalsiyum karbonat beton tuğlaların ömürlerinin sonunda yeniden toz haline getirilip inşaatlarda tekrar kullanılabilmesini sağlıyor. Ekip, Kalsiyum Karbonat Sirkülasyon Sistemi (C4S) adı verilen bu sürecin bir sonraki aşamasında verimliliği artırmaya ve pilot üretim tesisine odaklanacak. Ayrıca, 2030 yılına kadar kalsiyum karbonat beton tuğlalarla 2 katlı bir ev inşa etmeyi hedefliyorlar. Bu yöntem her yerde uygulanamayabilir, ancak kireçtaşı açısından zengin olmayan Japonya gibi ülkelerde uygulanabilir.