Yeşil Enerji Teknolojilerinde Küresel Rekabet

Düşük karbonlu teknolojiler, enerji dönüşümünün vazgeçilmez unsurları arasında yer alıyor. Güneş panelleri, rüzgâr türbinleri, elektrikli araçlar ve enerji depolama sistemleri için kritik mineraller ve hammaddeler (KMH) oldukça önemli. Lityum, kobalt, grafit ve nadir toprak elementleri, temiz enerji teknolojilerinin üretiminde kilit rol oynuyor.

Artan Talep Tedarik Riskini Tetikliyor

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) tahminlerine göre, 2040’a kadar nikel ve kobalt talebinin iki kat, lityum talebinin ise dokuz kat artması bekleniyor. Ancak KMH’lerin çıkarılması, çoğunlukla Çin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Endonezya gibi ekonomik ve siyasi açıdan riskli bölgelerde yoğunlaşmış durumda. Çin’in işleme alanında sahip olduğu tekelleşme, özellikle batılı ülkeler için büyük bir tedarik sorunu oluşturuyor.

Tedarik Zincirinde Çin’in Hakimiyeti

Çin, yalnızca nadir toprak elementlerinin çıkarılmasında değil, aynı zamanda rafine edilip işlenmesinde de lider konumda. Örneğin, kobaltın %74’ü Çin’de işleniyor. Ayrıca lityumun %65’i, nadir toprak elementlerinin %90’ı Çin tarafından rafine edilmekte. ABD ve AB gibi ülkeler ise karbon azaltma hedeflerine rağmen bu kritik minerallere bağımlı hale geliyor.

Yatırımlar ve Teşvik Politikaları Kaçınılmaz

BNEF verilerine göre, 2050 yılına kadar temiz enerji teknolojilerinin talebini karşılamak için KMH’lara yönelik 2,1 trilyon dolarlık küresel yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Ancak madencilik projelerinin faaliyete geçmesi 10 ila 15 yıl sürebiliyor. Batılı ülkelerin bu konuda adım atmaları ve teşvik politikalarını geliştirmeleri oldukça kritik.

Çin, yaklaşık 10 yıl önce maden ve minerallerin stratejik önemini fark ederek yatırım yaptı. KMH tedarik zincirinde teknolojik uzmanlık ve altyapı sağlayarak, sürecin her aşamasında güçlü bir hakimiyet kurdu. Batılı ülkeler ise enerji dönüşüm hedeflerine ulaşabilmek için Çin’in bu stratejik hamlelerinden ders çıkarmalı.

Türkiye’nin Stratejik Rolü

2022’de Türkiye, Eskişehir Beylikova’da 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi keşfetti. Bu rezerv, Türkiye’yi KMH tedarikinde küresel bir oyuncu haline getirebilir. Ancak Türkiye’nin kendi kritik maden envanterini oluşturması, bu madenlerin işlenmesi ve rafinasyonu için gerekli altyapıyı kurması gerekiyor.

Uluslararası İş Birliği

ABD, AB ve diğer ülkeler, Çin’in hakimiyetine karşı bir araya gelerek Maden Güvenliği Ortaklığı (Mineral Security Partnership) gibi iş birlikleri oluşturdu. Türkiye de bu iş birlikleri kapsamında kritik madenlerin tedarikinde söz sahibi olabilir.

Kritik minerallere yönelik artan küresel talep, tedarik zinciri güvenliği için ciddi bir endişe yaratıyor. Türkiye, Beylikova rezervleri gibi fırsatlarla stratejik bir pozisyon alabilir, ancak bu süreç için güçlü bir planlama ve uluslararası iş birliği hayati öneme sahip.