İspanya’nın Bilbao kentindeki Guggenheim Müzesi, 2030’a kadar çevre dostu olma taahhüdü kapsamında çatısına 300 güneş paneli kurdu.
80 kW’lık fotovoltaik kurulum, müzenin elektrik tüketiminin yaklaşık %5’ini tasarruf edecek ve sergi salonlarını aydınlatmak için yeterli gücü sağlayacak. Kurulumu gerçekleştiren Iberdrola, panelleri binanın en büyük iki çatısına yerleştirdi. Müze tarafından yapılan basın açıklamasında, “Binanın mimari benzersizliğini korumak bu projenin en büyük zorluğuydu. Kurulum tasarımı ve diğer özelliklerin uyumu mimar Frank Gehry ve Bilbao Belediyesi tarafından onaylandı,” denildi.
Avrupa’da güneş panelleri, tarihi binaların üzerine veya çevresine gizlice yerleştiriliyor. İngiltere’deki Chippenham Hall’da, binadan yaklaşık 25 metre uzakta yere monte edilmiş 32 güneş paneli bulunuyor. Bu paneller, yeraltı kablolarıyla binaya bağlanmış ve bahçedeki diğer ağaçlık alanların tarzına uygun bir çitle gözlerden gizlenmiş durumda.
Bununla birlikte, tarihi binaların güçlendirilmesine ilişkin bazı örnekler tartışmalara yol açtı. Örneğin, Cambridge’deki birinci derece tarihi yerler listesindeki King’s College Şapeline güneş panelleri önerildi. Historic England tarafından reddedilmesine rağmen, planlama komitesinin önerisi onaylandı. Şapelin çatısındaki 438 güneş paneli sokaktan görülebiliyor. Ancak projeyi destekleyenler, panelleri değişimin bir sembolü olarak övüyor.
İngiliz hükümeti, konut departmanı tarafından önerilen önlemler kapsamında İngiltere’deki tarihi ev sahiplerinin artık güneş panelleri ve ısı pompaları gibi enerji tasarruflu teknolojiler kurmak için izin başvurusunda bulunmak zorunda kalmayacaklarını duyurdu.
Bu durum tarihi mirasın korunmasıyla ilgili endişelere yol açsa da, şirketler aynı zamanda tarihi binalarla daha uyumlu güneş panelleri üretmek için çalışıyor. Binaya entegre fotovoltaikler (BIPV) olarak adlandırılan bu paneller, bina yüzeylerinin yerine çatı, çatı penceresi veya cephe gibi alanlarda kullanılabiliyor.
Kiremit, arduvaz, cam ve hatta vitray görünümünde olan bu paneller, tarihi binaların estetik bütünlükten ödün vermeden daha düşük enerji maliyetlerinden ve gelişmiş sürdürülebilirlikten faydalanmasını sağlıyor.