WWF-Türkiye ve SEFiA’nın raporu, düşük karbonlu ekonomiye geçişte enerji yoğun sektörlerde sadece karbon azaltımı değil, çalışan ve topluluk refahı için planlama yapılması gerektiğini vurguluyor.
“Adil geçiş” kavramı, iklim kriziyle mücadelede ekonomik ve sosyal etkileri dikkate alarak dönüşüm süreçlerinin toplumun tüm kesimlerini kapsamasını amaçlıyor. Bu yaklaşım, çalışanların korunmasının yanı sıra, enerji sektörlerin faaliyet gösterdiği bölgelerdeki toplulukların refahını artırmayı da hedefliyor.
WWF-Türkiye ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından yayımlanan “Enerji Yoğun Şirketlerde Adil Dönüşüm Yaklaşımları” raporuna göre, çimento sektörü adil geçiş planlama ve uygulamalarında en başarılı performansı sergiliyor. Petrokimya ve otomotiv sektörleri ise bu başarıyı izliyor. Elektrik üretim sektörü, adil geçiş açısından en zayıf performans gösteren sektör olarak dikkat çekerken, fosil yakıta dayalı elektrik üretim şirketlerinin performansı, bu sektördeki genel ortalamanın bile altında kalıyor.
Rapor, şirketlerin düşük karbonlu ekonomiye geçişte karşılaştıkları zorlukları aşmak için şu özgün önerileri sunuyor:
- Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politikaların geliştirilmesi,
- Hedeflerin somut bir şekilde izlenebilir olması,
- Çalışanlara dönüşüm odaklı eğitim programlarının güçlendirilmesi,
- Düşük karbon teknolojilerine yönelik araştırma ve yatırım desteklerinin artırılması,
- Tedarik zincirindeki tüm paydaşların insan haklarına saygılı bir şekilde planlanması,
- Özel sektörün, sivil toplumla ortaklaşa hareket ederek toplumsal savunuculuk rolünü üstlenmesi.
Raporda, karbonsuzlaşmanın sosyal risklerini ele alırken istihdam, beceri geliştirme ve etki değerlendirmesi konularında eksikliklerin bulunduğu vurgulanıyor. WWF-Türkiye ve SEFiA, bu risklerin belirlenmesi ve etkin bir şekilde yönetilmesi için ölçülebilir sistemlerin kurulmasının önemine dikkat çekiyor.