Liam Coleman, Dünya Ekonomik Forumu‘nda yayımlanan yazısında, yenilenebilir enerjideki artışın küresel güç dengelerini değiştirebileceğini vurguluyor.
Küresel enerji politikası uzmanı Jason Bordoff, temiz enerji geçişinin “Sanayi Devrimi’nden bu yana en büyük ekonomik fırsatlardan biri” olacağını belirtiyor. 2022’de yenilenebilir enerji yatırımları, 2019’daki pandemi öncesi seviyelere göre yüzde 70 artarak 1,3 trilyon dolara ulaştı. Dünya, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1.5°C üzerinde sınırlamak için çalışırken, bu yatırımların önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel İşbirliği, Büyüme ve Kalkınma için Enerji Özel Toplantısı’nda konuşan Bordoff, bu artan yenilenebilir enerji arayışının küresel güç merkezini değiştirebileceğini ifade etti. Ayrıca ekonomik fırsatlardan yeşil altyapıya kadar sürdürülebilir yatırıma olan acil ihtiyacı ve enerji geçişinin gelişen jeopolitiğini ele alıyor.
Bordoff, “Bu geçiş için çok sayıda kritik minerale ihtiyacımız olacak ve doğal olarak bunlardan bol miktarda bulunan bazı ülkelere sahip olacaksınız. Bugün, en büyük petrol ve gaz tedarikçileri her biri dünya arzının yüzde 10 ila 20’sini üretiyor. Bununla birlikte, lityum, nikel, kobalt, bakır ve nadir gibi kritik minerallerin üretimi şu anda belirli ülkelerde yoğunlaşıyor ve bu ülkeler bazı durumlarda dünyanın bu elementlerin arzının yarısından fazlasını üretiyor. Günümüzde madencilik belirli yerlerde yoğunlaşmış durumda. Kobaltın yarısından fazlası Kongo’dan geliyor. Lityumun yarısından fazlası Avustralya’dan geliyor. Nadir elementlerin yarısından fazlası Çin’den geliyor. Yani bugün çok önemli bir konuma sahip belirli sayıda ülke var.”
Ancak, temiz enerjinin büyümesine rağmen, bu büyümenin Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için gereken emisyon ve fosil yakıt talebi azaltma seviyesine yakın olmadığını belirtiyor. Bu nedenle, kritik minerallere olan talebin artması bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun incelemesine göre, lityum talebinin 10 kat artacağı öngörülüyor. Bordoff, Çin’in yeşil teknoloji tedarik zincirinde baskın bir konumda olduğunu, rafinaj ve işlemede lider olduğunu ifade ediyor. Henüz dünya çapında yeterli ölçekte ve hızda madencilik yapmaya başlamadığımızı ve bu metal ve minerallerin dünyada bol miktarda bulunduğunu, ancak madencilik üretiminin belirli bölgelerde yoğunlaştığını vurguluyor.
Bordoff, “Çatışma ve ekonomik parçalanma gibi bazı jeopolitik riskler, geçişi zorlaştırıyor. Bu geçişi dikkatli yapmazsak, bazı jeopolitik sorunları daha da kötüleştirebiliriz. Geçişi yavaşlatmamalıyız; aksine, çok daha hızlı bir geçişe ihtiyacımız var. Ancak, bu geçişin dış politika, ulusal güvenlik ve jeopolitik sonuçlarına dikkat etmeliyiz” diyor. Ve yeşil teknolojiyi yaymak için gereken sermayeyi hızla konuşlandırmaya çağırıyor. Gelişmiş ülkelerin, enerji geçişi için gerekli metal ve minerallere sahip ülkeleri desteklemede daha fazla sorumluluk alması gerektiğini belirtiyor. Vergi mekanizmaları, düzenlemeler ve zorunlulukların temiz enerji yatırımlarını teşvik edebileceğini ve şirketlerin temiz enerjiden daha fazla getiri elde etmelerini sağlayabileceğini vurguluyor.