Elena Varol, DLP çözümlerinin veri sızıntılarına karşı koruma sağlarken, şimdi iç tehditleri engellemeye yönelik özelliklere sahip olduğunu belirtiyor.
DLP’nin Bugünü ve Geleceği: İç Tehditlere Karşı Stratejik Adımlar
Ponemon Institute ve DTEX’in gerçekleştirdiği son araştırmalara göre, iç tehdit vakalarının sayısı sürekli artış gösteriyor. 2018’de 3.269 olan vaka sayısı, 2024’te 7.869’a ulaşmış durumda. İç tehditlerin yol açtığı yıllık maliyet de yükseldi; 2023’te 16,2 milyon dolar olan giderler, 2024’te 17,4 milyon dolara çıkmış durumda.
Bu gelişmeler ışığında, DLP (Data Loss Prevention) gibi iç tehditlere karşı koruma sağlayan çözümler, kurumlar için artık vazgeçilmez bir güvenlik aracı haline gelmiş durumda. Ancak, teknoloji ve tehdit stratejileri hızla evriliyor ve her DLP çözümü bu değişime ayak uydurmakta zorlanabiliyor. Etkili bir koruma sağlamak için, DLP sistemlerinin belirli özelliklere sahip olması şart.
Kurumsal Çevrenin Ötesinde Koruma
- Mesajlaşma uygulamaları ve videokonferans platformları
- Ağ ve bulut tabanlı depolama çözümleri
- Tarayıcılar (her türlü web kullanımı)
- E-posta
- Taşınabilir cihazlar (USB bellekler, harici diskler vb.)
- Yazıcılar
Bu kanallardan yalnızca USB bellekler ve yazıcılar fiziksel olarak iş istasyonlarına bağlıdır. Ajan tabanlı geleneksel DLP çözümleri, bu cihazları kolaylıkla kontrol edebilir. Ancak, bu durum kurumsal veri aktarımının en iyi ihtimalle yalnızca %30’unu kapsar. Geriye kalan kanallar ise genellikle kurum sınırlarının dışında faaliyet gösterir ve yalnızca çalışanların cihazlarını bir “giriş noktası” olarak kullanır. Bu nedenle, DLP çözümlerinin bu dış kanalları etkili bir şekilde kontrol edebilmesi için, ilgili hizmetlerin sistemlere entegre edilmesi gerekmektedir.
Burada önemli bir zorluk ortaya çıkıyor: Bu tür iş uygulamalarının sayısı hızla artıyor ve hepsini anında desteklemek herhangi bir DLP üreticisi için oldukça zor bir görev.
Entegrasyon Esnekliği
DLP geliştiricilerinin, müşterilerinin ihtiyaç duyduğu hizmetleri hızla kontrol altına alabilmesi için gerekli esnekliği sunması önemlidir, özellikle bu hizmetler kullanıma hazır (out of the box) olarak desteklenmiyorsa. Entegrasyon için kritik öneme sahip protokoller ve standartlar şunlardır:
- REST API
- ICAP
- ODBC
- SYSLOG/CEF
İdeal senaryoda, DLP çözümleri tüm bu protokolleri desteklemelidir. Bu sayede müşteriler, farklı dış sistemleri kontrol edebilir ve olay sonuçlarını harici sistemlere iletebilir. Ancak, tüm servisler bu evrensel entegrasyon teknolojilerini desteklememektedir. Özellikle kendi standartlarıyla çalışan ekosistemler, bu konuda istisna oluşturur. Örneğin, bir DLP’nin Microsoft 365 ile entegre olabilmesi için Graph API desteği eklenmelidir. Burada dikkate almanız gereken önemli bir nokta ise şudur: Yeni bir platform için acil destek gerekse de, üreticinin hazır bir çözümü yoksa, müşterilerin beklemesi kaçınılmazdır. Bu tür bir desteğin sağlanması, yazılımcılar ve test ekiplerinin kapsamlı bir geliştirme sürecinden geçmesini gerektirir.
Olay İnceleme
Modern DLP sistemlerinin önemli bir özelliği, kapsamlı kurumsal incelemeler yapabilme yeteneğidir. Güvenlik ihlali girişimlerinin ötesinde, olayların kök nedenlerini bulabilmek için tüm olay zincirini görmek gereklidir. DLP çözümleri, olay kayıtlarının yanı sıra çalışanların iletişimlerini ve kullanıcılar arasındaki ilişkileri de gösteren arşivlere sahip olmalıdır.
Yapay Zeka Entegrasyonu
Yapay zeka, rutin görevleri optimize ederek güvenlik uzmanlarının iş yükünü azaltır. Ancak, tamamen güvenliği emanet edilebilecek kadar gelişmiş değildir. OCR ve metin dışı nesne analizi gibi özellikler, dosya içeriklerinin doğru analiz edilmesini ve veri sızıntılarının önlenmesini sağlar.
Platform Yaklaşımı
DLP ve diğer güvenlik çözümlerinde platformlaşma, farklı araçların modüler olarak bir arada kullanılmasını sağlar. Bu yaklaşım, güvenlik uzmanlarına daha geniş bir bakış açısı sunarken, maliyetleri düşürür ve entegrasyon için kaynak harcamalarını ortadan kaldırır.