Şirketlerin dijitalleşmede hız kazanmalarının yolu, veriyi iyi kullanması ve müşteri penetrasyonu, pazarlama, inovasyon gibi her alanda buluta yönelmelerinden geçiyor.
Türkiye’deki KOBİ ağırlığı olan işletmelerin rekabet edebilmesi için gündeme gelen e-ihracat konusuna baktığımızda, bulut hizmetleri kaçınılmaz bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Dijitalleşme sürecinde, dönüşümün büyük bir kısmının bulut bilişim üzerinde yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Tüm araçların artık “buluta entegre olmuş” şekilde çalışması gerekmektedir. Bu nedenle, bulut bilişim Türkiye için öncelikli bir hedef olmalıdır.
Bulut Penetrasyonu
Danışmanlık şirketi Deloitte ve Google’ın yaptığı ortak bir araştırmaya göre, dünyada buluta yatırım yapmaya başlayan şirketlerin payı yükselmiş. Şirketlerin yüzde 83’ü bulut teknolojileri için 1.5 milyar dolar üzerinde harcama yapmış. Türkiye’de ise bilişim teknolojileri pazarı içerisinde bulutun payı görece durağan kalmış. İşte aslında takıldığımız nokta da tam burası. Biraz daha rakamların ayrıntısına girelim. Türkiye’de son 2 yıl içerisinde, bilişim teknolojileri pazar büyüklüğü içerisinde bulut teknolojilerinin payı sadece yüzde 1 artmış. Oysa pandemi döneminde bulut yatırımlarını çok hızlı artıran pek çok ülke var. Penetrasyon oranlarını biraz inceleyelim, Finlandiya yüzde 75, Çek Cumhuriyeti yüzde 44, İspanya yüzde 31, Fransa yüzde 29, Yunanistan yüzde 22, Bulgaristan yüzde 13, Türkiye yüzde 11, Bosna Hersek yüzde 9. Türkiye ekonomisinin buradaki yatırımları Bulgaristan ve Bosna Hersek düzeyinde kalmış. Şunu da ekleyelim Türkiye’de payın büyük bölümü yüzde 41 ile büyük işletmelerde. Küçük ve orta boy işletmelerde bu oranın ortalaması, yüzde 15’leri geçmiyor. Kısaca bulutlaşmayı özellikle KOBİ’ler için gerçekleştiremiyorsak, dijital dönüşümü de başaramıyoruz demektir.
Ürün Yok Ki KOBİ Buluta Çıksın
KOBİ’leri dijitalleştirmenin bir öncelik olması gerektiğini düşündüğümüzde, bu sürecin temel adımlarından biri tüm iş yapısını buluta taşımaktır. Ancak bilindiği gibi KOBİ’lerin çalışma yelpazesi muhasebe, üretim, lojistik, stok yönetimi, İK, CRM gibi yönetim alanlarını kapsar. Bu alanlarda bulut tabanlı çözümler olmadığı sürece, KOBİ’lerin dijitalleşecekleri bir alan da bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bulut tabanlı ürünlerin olmaması, “KOBİ’lerin buluta geçmeleri gerekiyor” ifadesini kullanamayacağımız anlamına gelir. Bulut bilişim, günümüzün ilerlediği yeni dünyanın bir parçasıdır ve bu alanda bir model oluşturmak önemlidir.
DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay‘ın ifadesine göre, amacımız KOBİ’leri bu yeni dünyada daha fazla dijitalleştirmektir. Bu da bulut teknolojilerine adım atmalarıyla mümkün olmaktadır. Buluta geçmeden dijitalleşme oldukça zor bir süreçtir. Eğer KOBİ’ler ofislerinde bir bilgisayara bağımlıysa, dijitalleşmeleri mümkün olmaz. Biz, ERP (Kurumsal Kaynak Planlaması) pazarına odaklanıyoruz, yani ticaretin, muhasebenin, stok yönetiminin gibi ticari ihtiyaçların olduğu alanlara çözümler sunuyoruz. Geniş bir çözüm kütüphanesine sahip bir şirket olarak, hangi ürünlerin KOBİ’lere sunulduğuna ve alt yapılarında hangi imkanların olduğuna odaklanıyoruz. Ancak, ölçeğimize uygun firmalara hizmet verme şeklimizi incelediğimizde, aslında hala eski teknolojilerle hizmet vermeye devam edildiğini görüyoruz… KOBİ’ler aslında buluta geçememelerinin sebebi ürün eksikliğidir.
Büyükler, KOBİ’lere Ulaşamıyor
Türkiye’de büyük şirketler arasında bulut bilişim oranının yüksek olduğu, ancak KOBİ’lerin henüz bu alanda adım atamadığı doğru bir gözlem gibi görünüyor. DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay’ın ifadesine göre, büyük yazılım şirketleri genellikle KOBİ’lere ulaşamıyor. DİA Yazılım olarak ERP alanında bulut tabanlı yazılıma sahip tek şirket olduklarını belirtiyor. ERP sektöründe genellikle yerel yazılım firmalarının başarılı olabildiğini ve dünyada da durumun aynı olduğunu ifade ediyor. Bazı yabancı şirketlerin Türkiye pazarına girmeye çalıştığını ancak başarılı olamadığını söylemekte. Bu alanda hizmetin genellikle bayiler aracılığıyla KOBİ’lere ulaştırıldığını ve herkesin bu modele giremediğini belirtiliyor. Bu ağa girmenin kolay olmadığını ve yılların gerektiğini vurguluyor. Yurt dışından gelen şirketlerin bulut tabanlı altyapıya sahip olsalar bile pazara giremediklerini ifade etmektedir. Ayrıca yerel yazılım şirketlerinin bu alanda hizmet verebilmesinin önemli olduğunu ancak ne yazık ki bu tür şirketlerin eksikliğinin olduğunu belirtmektedir. Küçük girişimlerin ortaya çıkabildiğini ancak bayiler için kâr potansiyeli oluşturmayan ürünlerin de hayatta kalamadığını ifade etmektedir. Bulut bilişimde maliyetlerin ortaya çıktığını ve yazılım şirketlerinin bu maliyetlere girmek istemediğini söylemektedir. Sonuç olarak, bu alanda hala eski yöntemlerin ve iş modellerinin devam ettiği belirtilmektedir.