Avrupa’daki binalar, çevresel ayak izinin %30’undan fazlasını oluşturuyor ve bu da binaları en yüksek çevresel etkiye sahip sektör haline getiriyor. Avrupa Birliği’nde toplam malzeme tüketiminin üçte biri inşaat sektörüne ayrılırken, binaların kullanımı toplam enerji tüketiminin %42’sini ve sera gazı emisyonlarının %35’ini kapsıyor. Ayrıca, bina yıkımı sonucunda oluşan atıklar, ağırlık açısından AB’nin en büyük atık akışını oluşturuyor. Her ne kadar bu atıkların geri dönüşüm oranları yüksek olsa da geri dönüşüm genellikle düşük değerli downcycling ile sonuçlanıyor.
Renovasyon ve İklim Direnci
Mevcut binaların yenilenmesi ve çevre dostu inşaat malzemelerinin kullanılması, Avrupa’nın bina stokunu sürdürülebilir hale getirmek için öncelik taşıyor. Rapor, binaların enerji tüketimini azaltması, iklim değişikliğine karşı dirençli hale getirilmesi ve biyolojik çeşitliliği desteklemesi gerektiğini vurguluyor. Örneğin, binaların yeşil alanlar, yeşil çatılar ve bitki örtüsüyle tasarlanması, doğa ile uyumlu bir yapılaşmayı teşvik edebilir. Sürdürülebilir bir bina sistemi aynı zamanda herkes için erişilebilir ve uygun fiyatlı konut sağlamalıdır.
Finansal Destek
Sürdürülebilir binaların daha geniş kitleler için uygun fiyatlı hale getirilmesi için katılımcı karar alma süreçleri ve yerel toplulukları güçlendiren yaklaşımlar benimsenmeli. Ayrıca, bina renovasyonları ve yükseltmeleri için sağlanacak teşvikler, sürdürülebilir binaların hem şimdi hem de gelecekte daha erişilebilir olmasına katkıda bulunabilir.
Bauhaus Girişimi
Binalar, AB’nin iklim ve enerji, döngüsel ekonomi, dijitalleşme ve doğaya geçiş politikaları ile bağlantılı. Ancak binaları kapsayan geniş kapsamlı bir AB stratejisi henüz bulunmuyor. 2021’de Avrupa Komisyonu tarafından başlatılan Yeni Avrupalı Bauhaus girişimi, sürdürülebilir yaşam alanları ve yapılı çevreler oluşturmak için politikalar ve finansman sağlıyor.