SHURA, Türkiye sanayisinde yeşil dönüşüm ve rekabet gücü için yapısal dönüşüm öneriyor. Düşük karbonlu ve yüksek katma değerli üretim vurgusu öne çıkıyor.
Türkiye’de Rekabetçi ve Karbonsuz Sanayi İçin Dönüşüm Zamanı
Küresel rekabetçilik gündeminin merkezinde yer alan sanayi sektörü, hem ekonomik büyümenin hem de iklim hedeflerinin temel taşı olmaya devam ediyor. Avrupa Birliği’nin 2024’te yürürlüğe giren Net Sıfır Sanayi Yasası gibi girişimlerle dönüşüm hız kazanırken, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, Türkiye’nin bu dönüşüme nasıl ayak uydurabileceğini “Sanayi Dönüşümü” başlıklı 4. sayısında mercek altına aldı.
Türkiye’nin GSYİH’sinin yaklaşık %20’sini oluşturan ve ihracatın %88’ini karşılayan sanayi sektörü, düşük teknolojili ve karbon yoğun yapısı nedeniyle hem dış ticaret açığına hem de orta gelir tuzağına katkıda bulunuyor. Özellikle gıda, tekstil, kağıt, cam, çimento gibi sektörlerde yoğunlaşan üretim, hem enerji tüketiminin %80’ini hem de karbon salımının %88’ini oluşturuyor.
SHURA’ya göre, bu yapısal sorunların çözümü, sanayide düşük karbonlu üretim modellerine geçişi ve daha yüksek katma değerli sektörlere yönelmeyi gerektiriyor. Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi uygulamaların etkisiyle, Türkiye’nin karbon yoğun üretimden uzaklaşması rekabet gücünü artıracak adımların başında geliyor.
Yayın, sanayi dönüşümünün yalnızca çevresel değil; aynı zamanda stratejik, teknolojik ve ekonomik bir fırsat sunduğunu vurguluyor. Türkiye’nin temel kimyasallar, otomotiv, makine ve enerji ekipmanları gibi stratejik sektörlerde yapısal dönüşümü hızlandırması; bu sektörlerde ithal ikamesine dayalı yatırım politikalarıyla iç üretimi güçlendirmesi gerektiği ifade ediliyor.
Küresel korumacılık eğilimlerinin arttığı bu dönemde, Türkiye’nin bütüncül ve kapsayıcı bir sanayi politikası ile iç ve dış kaynakları etkin kullanarak yeşil dönüşüm sürecinde rekabetçi kalması kritik önem taşıyor.