Netflix Kurum Politikalarında Değişikliğe Gidiyor

Netflix, yaklaşık on yıl önce hayata geçirdiği sınırsız ebeveyn izni politikası ile dikkat çekmişti. Çocuklarının ilk yılında ebeveynlere sınırsız izin tanıyan bu yaklaşım, şirketin “özgürlük ve sorumluluk” ilkesinin bir yansımasıydı. Ancak artan talepler ve organizasyonel zorluklar, bu politikanın sürdürülemez olduğunu gösterdi.

Ebeveyn İzni Kısıtlanıyor

Netflix, çalışanların izinden geniş ölçüde yararlanmasının şirket için organizasyonel yük oluşturduğunu ifade ediyor. Bu nedenle politika, rehber niteliğinde altı ila sekiz ayla sınırlandırıldı. Ancak bu değişim, bazı çalışanlarda kariyer endişesiyle izni kısaltma eğilimi yarattı ve şirketin özgün kimliğini kaybettiği algısını güçlendirdi.

Pandemi sonrası, büyümeden kârlılığa odaklanan Netflix, işten çıkarmalar, maaş politikalarının yeniden düzenlenmesi ve yan hakların azaltılması gibi adımlar attı. Şirket, bu dönüşüme rağmen iş gücü çekme ve elde tutma konusunda sorun yaşamadığını belirtiyor. İş tekliflerinin %93 oranında kabul edilmesi ve gönüllü ayrılma oranının %3’te kalması, bu iddiaları destekliyor.

Ancak Netflix’in şeffaflık ve özgürlükçü yapısı, büyüme baskıları ve içerik kararlarına yönelik itirazların geri planda kalmasıyla eski canlılığını kaybetmiş görünüyor. İçerik tartışmaları sonrası yaşanan protestolar, bu dönüşümün habercisi olarak değerlendiriliyor.

Çalışanlar Memnun Değil

Başlangıçta rakiplerine karşı önemli bir avantaj sağlayan ebeveyn izni politikası, değişen şartlarla birlikte çalışanlar arasında rahatsızlık yaratmaya başladı. Netflix’in kültürel dönüşümü, şirketin gelecekteki başarısını şekillendirecek önemli bir döneme işaret ediyor.

Netflix, özgün değerlerini yeniden kazanarak çalışanların memnuniyetini artırabilecek mi? Bu soru, şirketin uzun vadeli stratejileri için kritik bir yere sahip.