2023’ün ilk çeyreğinde planlanan Türkiye’nin ilk insanlı uzay görevinde, bir Türk uzay yolcusu uzayda bitki yetiştirecek. Düşük yer çekiminde CRISPR verimliliği araştırılacak.
Türkiye Uzay Ajansı (TUA), bu yıl Türkiye tarihinde ilk defa insanı uzaya gönderecek. NASA’da eğitim almış ilk Türk uzay yolcusu, Axiom Space tarafından Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gönderilecek. 2023’ün son çeyreğinde, uzay yolcusunun ISS’e gitmesi planlanıyor. İlk Türk uzay yolcusu, Türkiye’deki üniversiteler ve araştırma kurumları tarafından tasarlanan 13 farklı deneyi uzayda gerçekleştirecek.
Bu deneylerden biri, “Mikro Yer Çekimi Altında Bitkilerde CRISPR Gen Düzenleme Verimliliğinin Araştırılması” başlıklı çalışma olacak. Bu çalışma kapsamında uzayda bitki yetiştirilecek. Proje, moleküler biyolojinin modern gen düzenleme yöntemlerinden biri olan CRISPR tekniğinin mikro yer çekimi ortamında bitkiler üzerindeki etkinliğini incelemeyi amaçlıyor. Aynı zamanda gen aktarımı ve genetik müdahalenin uzay ortamında gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğini test etmeyi hedefliyor.
Projenin yöneticiliğini Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü doktora öğrencisi Tuğçe Celayir üstleniyor. Celayir, projenin ayrıntılarını açıklarken, uzay koşullarında bitkilerin genetik müdahalesini ve bu müdahalenin etkinliğini araştırdıklarını belirtti.
“Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrencisi, Uzayda Bitki Genleri İle Çığır Açıyor”
Celayir, önceliklerinin uzay platformunda gerçekleşecek deneylerin moleküler düzeydeki analizlerini gerçekleştirmek, proje kapsamında kullanılacak tüm materyalleri hazırlamak ve optimizasyonları yapmak olduğunu vurgulayarak, “Projemizde bitkilere yapacağımız genetik müdahale, ileride yapılacak sağlık odaklı çalışmaları destekleyebilecek ilk kez gerçekleştirilen bir analize odaklanmaktadır. Mikro yer çekimi koşullarında böyle bir analizin gerçekleştirilebilirliğini ve uygulanabilirliğini araştırıyoruz. Aslında bu soruların cevaplarını aramaktayız,” şeklinde açıklamada bulundu. Celayir, projede kullandıkları model organizmanın “Arabidopsis thaliana” bitkisi olduğunu ve bu bitkiyi geniş çaplı kullanım potansiyeli ile kısa çimlenme süresi nedeniyle seçtiklerini belirterek, planladıkları genetik müdahalenin bu bitki üzerinde daha önce hiç denenen bir şey olduğunu ve bu yüzden araştırmanın inovatif bir nitelik taşıdığını ifade etti.
Celayir, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bu çalışma sonucunda gelecekte potansiyel gıda kaynağı olarak kullanılabilecek bitkiler, yapay bir ekosistem oluşturulması ve bu ekosistem içinde oksijen sağlama amacıyla da kullanılabilecek. Günümüzde Mars kolonileri hayal edilirken özellikle uzun süreli uzay görevlerinde hem astronotları destekleyecek bir ekosistem oluşturabilmek, hem de bu ekosistemde bulunan bitkilerin sağlığını sürdürebilmek önem taşıyor. Uzun süreli uzay görevlerinde karşılaşılan en büyük sorun mikro yer çekimi ve yüksek seviyede radyasyon maruziyeti. Bu durum astronotları olduğu kadar uzay aracındaki diğer canlıları da etkiliyor. Uzun görevlerde hayatta kalmak için yapay bir ekosistem kurmamız gerekiyor; burada da bitkilerin rolü kritik çünkü fotosentez yoluyla oksijen üretebilirler ve gıda kaynağı olarak kullanılabilirler. Bu nedenle uzun süreli uzay görevlerinde bitkilerin sağlığı son derece önemlidir.”