2053’te Enerji Bağımlılığı Azalacak mı?

“Türkiye Enerji Görünümü 2025” raporu, enerji verimliliğinin yalnızca bir tasarruf aracı değil, aynı zamanda ekonomik büyümenin motoru olduğunu vurguluyor.

Son yıllarda enerji verimliliği alanında kaydedilen gelişmeler, Türkiye’nin enerji güvenliğini, bağımsızlığını ve 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmasını sağlamak için önemli fırsatlar sunuyor. Bu bağlamda, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’nin sürdürülebilir, rekabetçi ve bağımsız bir enerji sistemine geçişine yönelik kapsamlı bir çerçeve sunuyor.

Talep Artışı ve Zorluklar

Raporda yapılan analizler, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda enerji talebinin artmaya devam edeceğini öngörüyor. Bu talep artışı, nüfus artışı, şehirleşme ve sanayileşme gibi faktörlerden etkileniyor. Ancak, bu artışın, verimsiz yapılar, teknolojiler ve alışkanlıklarla birleşmesi, enerji ithalatını ve emisyonları artırma riski taşıyor.

Rapor, enerji bağımlılığını azaltmanın en etkili yolunun enerji verimliliği yatırımlarını hızlandırmak olduğunu belirtiyor. Bu çerçevede, IICEC, enerji verimliliğini artırmaya yönelik mevcut politikaların devam ettirilmesi ve 2053’e kadar Türkiye’nin ulaşabileceği potansiyel kazanımları iki senaryo üzerinden somut verilerle ele alıyor.

Verimli Büyüme Senaryosu

Verimli Büyüme Senaryosu çerçevesinde, Türkiye’nin 2053 yılına kadar yıllık ortalama %2,7 oranında enerji verimliliği artışı sağlaması bekleniyor. Bu oran, mevcut eğilimlerin sürdüğü “Baz Senaryo”ya göre %12 oranında birincil enerji tüketimi tasarrufu anlamına geliyor.

Verimli Büyüme Senaryosu kapsamında, 2053 yılına kadar Türkiye’nin birincil enerji yoğunluğunda %57’lik bir azalma öngörülüyor. Bu durum, kişi başına enerji tüketimi yüksek olsa da enerji talebi artış hızının daha düşük olduğu ülkelerle daha hızlı bir yakınlaşma sağlayacak. Bu, sürdürülebilir rekabetçiliğin güçlendirilmesi açısından bazı avantajlar sunuyor; ancak Baz Senaryo’da bu oran %46’da kalıyor.

Verimli Büyüme Senaryosu, enerji arzında çeşitlilik ve yerli enerji kaynaklarının kullanımının artacağını öngörüyor. Böylece enerji güvenliği güçlenirken, elektrifikasyon ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji talebindeki payının artması sağlanıyor.

Elektrifikasyon oranı, günümüzde nihai enerji talebinin yaklaşık %20’sini oluştururken, Verimli Büyüme Senaryosu’nda bu oran %48’e yükselebilir. Bu dönüşüm, fosil yakıtların yerine elektrik kullanımının artırılmasıyla gerçekleşiyor.

Verimli Büyüme Senaryosu, yenilenebilir enerji kaynaklarının birincil enerji arzındaki payının 2053 yılına kadar %50’ye kadar çıkabileceğini öngörüyor. Bu artış, özellikle güneş, rüzgâr, sürdürülebilir biyoyakıtlar ve jeotermal enerji alanlarında yoğunlaşıyor. Böylelikle çevresel hedeflere ulaşmanın yanı sıra enerji ithalatının azalması ve cari açığın düşmesi de sağlanıyor.

Verimli Büyüme Senaryosu, enerji arzında kendine yeterlilik oranının mevcutta yaklaşık üçte bir seviyesinden 2053 yılında %90’a çıkacağını da tahmin ediyor. Rapor, bu artışın enerji verimliliği, fosil yakıt ikamesi ve yerli üretimdeki artış sayesinde mümkün olacağını belirtiyor.

Net Sıfır Emisyon Hedefi

Yüksek düzeyde enerji bağımsızlığı, Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmesini kolaylaştırıyor. Nitekim Verimli Büyüme Senaryosu’nda emisyonların 2040 yılından önce zirve yapması ve ardından düşüşe geçmesi bekleniyor.

Verimli Büyüme Senaryosu, çevresel kazanımların yanı sıra istihdam ve sanayi verimliliği gibi ekonomik faydalar da sağlıyor. Bu senaryoya göre, enerji ithalatı ve karbon emisyonlarındaki azalmadan kaynaklanan toplam tasarruf, 2053’te 2,1 trilyon dolara ulaşacak. Baz Senaryo’da ise bu miktar 1,1 trilyon dolar düzeyinde kalıyor.

Yıllık ortalama yatırımlar ve getirilerde, Baz Senaryo’da yıllık 9 milyar dolar yatırım karşılığında 30 milyar dolar kazanç sağlanırken, Verimli Büyüme Senaryosu’nda yıllık 13 milyar dolar yatırım ile 58 milyar dolar kazanç elde edilebiliyor.

Eşgüdüm ve Yenilikçi Modeller

Verimli Büyüme Senaryosu’nun sağladığı avantajlar sadece enerji verimliliğiyle sınırlı kalmıyor. Türkiye, bu senaryo ile:

  • Temiz ve verimli enerji teknolojilerine dayalı yeni bir ekonomik büyüme modeli oluşturabiliyor,
  • Sanayide daha verimli üretim modelleri geliştirebiliyor,
  • İhracat ve girişimcilik alanlarında yenilikçi fırsatlar yaratabiliyor,
  • Rekabetçi bir enerji piyasası ekosistemi kurarak, bölgesel enerji ticaret merkezi olma vizyonunu güçlendirebiliyor.

Verimli Büyüme için Atılacak Adımlar

IICEC, Türkiye’nin enerji verimliliğinde yüksek potansiyeli ve enerjide verimli büyüme fırsatlarını değerlendirmek için çeşitli önerilerde bulunuyor. Enerji verimliliği politikalarının, mevcut enerji güvenliği ve dönüşüm hedefleriyle entegre bir şekilde sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Ayrıca, enerji verimliliği yatırımlarının ölçek ve çeşitliliğinin artırılması önem taşıyor. Bu amaçla, geleneksel finansman yöntemlerinin ötesine geçerek özel sektör, kamu ve finans kuruluşları arasında yenilikçi iş birlikleri kurulması gerektiği vurgulanıyor. Enerji verimliliği alanında dijitalleşme, yapay zeka ve veri analitiği gibi modern teknolojilerle desteklenen izleme sistemlerinin yaygınlaştırılması da öneriliyor.

Sektörel Öneriler

Raporda, sanayi sektörünün enerji verimliliğini artırarak karbon ayak izini azaltabileceği ve uluslararası pazarda daha rekabetçi hale gelebileceği belirtiliyor. Ayrıca, tarım ve gıda tedarik zincirinde de verimlilik odaklı politikaların uzun vadeli planlamalara dahil edilmesi gerektiği ifade ediliyor.

IICEC, elektrik üretiminde temiz kaynaklara geçişi hızlandırmak amacıyla özellikle jeotermal ve güneşten sağlanan ısı enerjisinin daha yaygın hale getirilmesini öneriyor. Isıtma ve soğutma sistemlerinde yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı bölgesel çözümler, atık ısı kullanımı ve ısı pompası uygulamaları gibi yöntemlerle daha verimli ısı piyasalarının oluşturulması gerektiği vurgulanıyor.